Halk arasında, günlük yaşantı içersinde hiç farkında olunmadan ağızdan çıkıveren birtakım sözler vardır. Aslında, bu düşünülmeden söylenilen ve bir inanç ve fikri yansıtan sözlerden aydın kesim de kendisini kurtaramaz. Ama bu sözler aydın kesimde sadece ağızdan söyleniveren yuvarlak sözler olduğu halde, halk arasında bazen bir inanç biçimindedir. Şüphesiz, burada anlatmaya çalıştıklarımızın çoğunluğuna inanılmamaktadır. Bunların bir kısmı, kanaatime göre çocukların terbiyesi için söylenmiş, daha sonra ağızdan ağıza söylenegelmiş inançlardır. İşte bu bölümde ben köyde bu türden olan inançları aktarmaya çalışacağım.
Bu inanç yada söylemeleri şöyle vermeye çalışayım:
Süpürülmemiş sofra yerinden geçen kişi ayı olur.
Ava giden kişinin arkasından süpürge atılırsa uğurlu gelir.
Tarlaya giden hayvan arabasının önünden tavşan geçerse uğursuzluk getirir, araba devrilir.
Öküz arabasının önünden kadın geçerse, araba devrilir.
Anneye, yeni doğmuş çocuğunu alıp gittiği ilk evden yumurta verilirse, çocuk yumurta gibi belsi olur.
Annenin çocuğunu ilk defa alıp gittiği haneden ayağına sıcak su dökülürse, annenin sütü bol olur.
Ölen kişinin başı, öldüğünde sağ tarafa dönük ise yakın bir zamanda o evden bir ölü daha çıkacak demektir.
Her evin bir yılanı, bir de sıçanı vardır.
Tencere yada tava gibi yemek pişirilen kaplardan yemek yiyen kişinin düğününde kar yağar.
Tencere kapağından yemek yiyen kişinin kısmeti kapanır.
Ölen kişinin cenaze suyundan artan su ile yüzünü yıkayan kişi, ölen kişiyi rüyasında çok görür.
Köyde bir kişi öldüğünde evlerdeki bütün suların dökülmesi gerekir. Çünkü bu sularda Azrail kılıcını yıkamıştır.
Küçük çocuk ayağını çekelerse anne veya babası ölür.
Yatarken ellerini bacaklarının arasına alıp yatmak iyi değildir. Uğursuzluk getirir.
Annenin, ölen küçük çocuğunun arkasından ağlamaması gerekir. Çünkü ağlarsa, annenin akan göz yaşlarından öbür dünyada anne ile çocuk arasında bir dere oluşur ve anne ile çocuk birbirlerine kavuşamazlar.
Küçük çocuğu ölen kadın bayram akşamı kına yakmaz. Çünkü çocuk o akşam annesinin elini öpmeye gelir, annenin ellerini bağlı gören çocuk bayramlaşmadan gider.
Elbise, yeni giyildiğinde ilk önce tuvalete gidilirse o elbise çabuk eskir.
Elleri çok terleyen genç kız, nişanlı birinin mendiline elini silerse elleri terlemez olur.
Gece dışarıdan içeriye girerken korkan kişi, eğişin iç tarafına geçtiğinde geriye döner ve üç defa köpek gibi havlarsa bir daha korkmaz olur (Çünkü insanı ameli (nefsi) korkuturmuş, insanın nefsi de köpek biçiminde olduğundan böyle davranılırsa nefisten daha baskın çıkılmış olunurmuş)
Kapının eşiği üzerine bakmak Kur’an’ın üzerine basmak gibi günahtır.
Eşik üstüne veya ev içersinde çıplak bir yere oturan kişi iftiraya uğrar.
Suvacının (su kaplarının takılıp taşındığı alet) üzerinden atlayan kişinin kasığında çıban çıkar.
Kadın, sofrada boşalmış olan kabı almadan dolusunu onun üzerine koyarak yemek yedirirse o kadının kocası yeniden evlenecek denilir.
Gece tırnak kesmek iyi değildir.
Köpek uluması iyi sayılmaz; köpek yere doğru ulursa uğursuzluk getirir.
Burnu kara olan eşek uğursuz sayılır.
Yemek yerken ağızdan küçük parça düşerse misafir gelir.
Yürümeye başlamış olan çocuk emeklemeyerek kalkışırsa o eve misafir gelir.
Baykuş ötmesi uğursuzdur. Cenaze çıkacağına işarettir.
Baykuş gören kişi, baykuşa “baykuş” derse, başkuş da ona, “bayıl da yere düş” der. Şayet “murat kuşu” derse, baykuş da ona “muradına er” der. Onun için baykuşa, murat kuşu demek gerekir ki uğursuzluk getirmesin.
Evin kapısı önünde horoz öterse misafir gelir.
Saksağan kuşu öterse mektup veya misafir gelir.
Su içine işeyenin mezarında su çıkar.
Yeni doğum yapmış kadın çeşmeye ilk gittiğinde iki eline tuz alarak suyun içersine atması gerekir. Atmazsa şeytan çarpar.
Küçük çocuğun üzerinden atlanılırsa çocuk küçük kalır, boyu büyümez.
Salı günü başlanan iş sallanır kalır.
Salı günü yorgan çarşaflamak iyi değildir.
Salı günü çamaşır yıkamak bazı kadına iyi gelmez.
Çarşamba günü çamaşır yıkanmaz; çünkü Çarşamba günü zemzem kuyusu taşar, çamaşır suyu zemzem suyuna karışırsa günah olur.
Cuma günü sıva yapmak iyi değildir.
Cuma günü bahçe süpürmek de iyi değildir.
Üç Cuma arka arkaya fırında ekmek pişirmek veya üç üç Cuma arka arkaya çamaşır yıkamak iyi değildir.
Cumartesi günü yere kazık kakılmaz. Çünkü dünyanın kazığı da cumartesi günü kakılmıştır.
Cumartesi ve Pazar günleri tırnak kesilmez.
Cumartesi günü saç ve baş yıkanıp taranmaz. Çünkü geyikler bile o gün tüylerim düşmesin diye silkelenmez.
Pazar günü çamaşır yıkayan kişi maldan yunur, (malından olur) bedenini yıkayan kişi ise candan yunur (canından olur).
İlk defa Çarşamba günü giyilen elbise yanar.
Hıdrelleze on iki gün kala ara günleri başlar.
Ara günlerinde sıva sıvanırsa yağmur yağmaz.
Ara günlerinde dışarıdan eve toprak getirilemez.
Bu günlerde sıva yapılırsa eve yılan girer.
Ara günlerinde sıva yapıldığında, eve yemişken dalının çiçeklerinin asılması gerekir. Asılmazsa eve şeytan girer.
Ara günlerinde yeni fırın yapılırsa yağmur yağmaz. (Bu nedenle eksiden ara günlerinde yapılan fırınların komşular tarafından gizlice yıkıldığı anlatılıyor.)
Akşam yatağa yatarken besmele çekmeyen kişi rahat edemez.
Yemekte yarım dilim bırakan kişiyi gece, rüyasında şeytan korkutur.
Sabah kalkarken sağ taraftan kalkmalı, yoksa o gün işler tersine gider.
Elbise üzerinde iken yırtık veya söküğü dikilen kişinin aklı dikilmiş olur. Bu nedenle elbise üzerinde iken yırtık veya söküğü dikilen kişinin ağzına kibrit çöpü, çubuk vs. verilir.
Herhangi birşey okurken bir şey yiyen kişi aklını da yemiş olur. Bu nedenle bir şey okurken hiç birşey yenmemelidir.
Yılanı öldürmek sevaptır, fakat öldüren kişi cennete giremez. (Çünkü peygamber, “yılanı öldüren sevaba girer fakat cennete giremez” demiş)
Karamık (böğürtlen) yemek günahtır. Çünkü peygamber abdest almış Cuma namazına giderken ayağına karantı dalı (böğürtlen dalı) takılıp çizerek kanatmış ve peygamber Cuma namazını kaçırmıştır. Bunun üzerine peygamber, “seni yiyen ümmetim cennetime giremesin” demiş. (Bu söylenti çocuklar arasında yaygındır. Çocukların böğürtlen yemeye çalışırken üst başlarını yırtmalarını önlemek için çıkarılmış olsa gerek)
Kedi ile ilgili bir söylenti de şöyle:
Peygamber (Hz. Muhammed) birgün namaz kılarken yılan gelip önüne kıvrılmış, peygamber secdeye yatacak, yatamaz… Tam bu sırada bir kedi gelerek yılanı alıp gider ve peygamber de namazını kılabilir. Namazdan sonra peygamber, kedinin sırtını sıvazlayarak “sırtın yere gelmesin” demiş. Bu yüzden kedi, ne kadar yüksekten düşerse düşsün yine dört ayak üzerine düşer.
Genç kız ateşi çabuk yakarsa yavuklusu (sevgilisi) güzel olur.
Yılanın başı bile ezilse kuyruğu canlı kalır. Yılanın kuyruğu gece olup da yıldız görmeden ölmez. Gelinkadı (gelincik) öldürülmez. Öldürülürse onun eşi yemeklere zehir akıtır.
Kapı eşiğinde oturan kız kapıda kalır.
Gök gürlerken cepte çakı, bıçak gibi demir alet bulundurulmaz. Çünkü demir yıldırımı çeker.
Hayvanla çift sürülürken göz gürlemeye başlarsa, çift sürülen pulluk veya sabanın demiri yere batırılmış vaziyette bırakılarak işe ara verilir. Çünkü yıldırım düşerse demire düşeceğinden yıldırımı toprağa geçmesi sağlanmış olur.
Kadının kesilen saçları atılıp yakılmaz, günahtır. Çünkü insan öbür dünyada saçları ile birlikte diriltileceğinden kesilen saçların mezara konulması gerekir.
Üzerinde mavi boncuk olan kişi nazara tutulmaz.
Dünyada sıkıntı çeken ahirette rahat eder.
Sıcak su ve kül, güneş battıktan sonra çöplüğe atılmaz. Çünkü o saatlerde çöplüklerde periler toplanır. Atılan çöpler perilerin üzerine gelirse insan çarpılabilir.
Kara koyun, sürünün ilk başında veya sonunda sağılmaz.
Sürünün tam sayısı yabancıya söylenmez. Söylenirse sürü nazara uğrar.
Akşamüzeri başkasına süt verilmez. Vermek gerektiğinde sütün içersine bir miktar tuz atılır. Yoksa hayvan nazar olur.
Başkasına, civciv çıkarmak için yumurta verilmez. Verilirse, veren kişinin tavuklarının civcivi çıkmaz.
Gözleri ağrıyan kişi siyah tavuk yerse iyi gelir.
Gece ıslak çalınmaz. Çalınırsa insanın başına şeytanlar toplanır.
Herhangi bir yerde anılan kişinin kulağı çınlar.
Yemekte kusur bulmak iyi değildir. Yemek, zaten insanın önüne geldiğinde bir kusurunu bulacaklar diye titrer durur.
Güneş batarken yemek yenmesi günahtır. Yenirse insan fakir düşer.
Güneş batarken yemek yiyenin bahtı kararır.
Cuma günü, sela ile ezan arasında iş yapılmaz. O sırada yapılan işler hep tersine gider.
Tuvalette tükürülmez. Tükürülse, şeytan o tükürükleri toplar bir şişeye koyar; insan ölüm anında iken o balgamları getirerek, su vereyim mi? diye gösterir.
Leylekler yeni geldiğinde, leyleği ilk defa havada gören kişinin o yıl bahtı açıktır. Yerde görenin ise bahtı kapalıdır.
Güneş battıktan sonra ekmek mayası verilmez. Verilirse üzerine bir miktar tuz atmak gerekir.
Sağ elin içi kaşınırsa para gelecek, sol elin içi kaşınırsa para çıkacak demektir.
Sağ kulak çınlarsa iyi, sol kulak çınlarsa kötü haber gelir.
Ayağı kaşınan kişi, yakında yola gidecektir.
Resim yapan kişi ahiret gününde ona can vermek zorunda bırakılacağından resim yapmak günahtır.
İncir ağacı altında yatmak iyi değildir. Şeytan çarpar.
Saçak altında durmak iyi değildir.
Rüyada ayakkabılarını kaybeden kişi yakınlarından birini kaybeder.
Rüyasında manda gören kişi bir kötülükle karşılaşır.
Rüyasında yumurta gören işi kavga eder.
Gök gürlerken armut ağacı altında durulmaz, yıldırım çarpar.
Gök gürlerken saçak altında durulmaz, şimşek çarpar.
Rüyada ölü görmek diriye işarettir, misafir gelir.
Yatarken besmele çekmeyen kişi rüyasında korkar.
Yalan söyleyenin dili ahirette ensesinden çekilir.
Kötü yola düşen kadının memeleri ahirette kızgın demirle yakılır.
Dünyada namaz kılmayan ahirette kızgın saç üzerinde namaz kılar.
Güzel bir çocuk veya hayvan gören kişi “maşallah” demezse çocuk veya hayvan nazar olur.
Rüyasında peygamberi gören kişi cennete gider.
Rüyasında kendini uçarken gören kişi günahlarından temizlenmiş demektir.
İnsan canı sıkıldığında “of” dememelidir. Çünkü of bir şeytanın adıdır. Şeytan gelerek hemen insanın başına dikilir.
Ölen bir kişinin eti ile kemiği elli iki gün sonra birbirinden ayrılır. Bundan dolayı o gece ölünün evinde mevlit okuyup dua edilir. (Bugün geleneksel elli iki mevlidi şeklindedir)
Geceleri altını ıslatan çocuğa sıçan eti yedirilirse iyi gelir.
Verem olma ihtimali olan kimseye yeni doğmuş köpek yavrusu yedirilirse iyi gelir.
İnsanın üzerine esnemek veya gerinmek iyi değildir. Gerinen yada esneyen kişinin ağırlığı öbürüne geçer.
Yatak yapılırken yerini temiz de olsa süpürmek gerekir. Yatağın altında ekmek kırıntısı kalırsa, yatakta yatan kişiyi korkutur.
Nar tanelerini yere dökmek günahtır. Çünkü nar, cennet meyvesidir.
Ölen bir kadının kocası yeniden evlendiğinde, kadının mezarına üç sabah, ibrikle su dökülür. Su dökülmezse kadının mezarında yandığına inanılır.
Yarım bırakılan bir iş için “yarın bitiririm” dememek gerekir. Denirse, o aksilik çıkar, o iş bitmez. Bundan dolayı “İnşallah bitiririm” demek gerekir.
Yürüme vakti geldiği halde yürümeyen çocuk, Cuma günü sela ile ezan arasında, anasının ilk çocuğu olan bir çocuk tarafından koltuk altlarından tutularak “sela sallansın…. (çocuğun adı söylenir) ayaklansın” denilerek üç defa sallanırsa çocuk yürür.
Yemek yenirken gelen kişiyi kaynanası sever.
Yatarken kediyi yanına yatırmak iyi değildir. Kedi insanını ruhunu çalar.
Pişmekte olan yemekten yenirse yemeğin bereketi gider.
Süpürge süpürülürken yarıda bırakılırsa başa, yarımbaşa ağrısı girer.
Kaplumbağa ters çevrilirse yağmur yağar.
Nisan yağmurunda ıslananın boyu uzar.
Yılan çok olan yıl ürün bol olur.
Yılına öldürdükten sonra ters çevrilirse yada ağaç üzerine asılırsa yağmur yağar.
Atlı bir kişiye, düşmanları tarafından pusu kurulmuşsa at pusuyu anlar ve o tarafa gitmek istemez. At zorlanmamalıdır.
Yeni inşa edilen bir evin saçaklarından birine bir baş sarımsak, küçük kaplumbağa kabuğu, veya nazar boncuğu bağlanırsa, o ev her türlü kaza ve tehlikeden korunur.
Mavi gözlü kimsenin nazarı etkili olur.
Gelin, baba evinden çıkarken gelin arabasının üzerine buğday atılırsa uğurlu gelir. Çünkü buğday bereket getirir.
Gelin arabası gelirken yağmur yağarsa “gelin bereketiyle geldi” denilir.
Aşure piştikten sonra üzerine bir tepsi ters olarak örtülüp buğulandırılarak buğusundan gözlere sürülürse gözlere ağrı girmez.