K Ü R S E K Ö Y Ü
 
  Ana Sayfa
  ŞEHİTLERİMİZ
  Köyümüzün Tarihçesi
  => Adetlerimiz
  => İnanmaya Dayalı Geleneklerimiz
  => Batıl itikatlar
  => HALK METEOROLOJİSİ
  => Söze dayalı folklor ürünleri
  => Türküler
  => Çocuk Tekerlemeleri
  => Efsaneler
  => Bilmeceler
  => Ağıt
  => Masallar
  => Maniler
  => Ramazan Manileri
  => Mustafa Taşdemirden Tekerlemeler
  TÜRK tarihi
  TÜRK BÜYÜKLERİ
  ALTIN NASİHATLAR
  DÜĞÜNLERİMİZ
  Resimler
  Canlı Radyo ve TV
  Telefon Fatura Sorgulama
  Oyun
  SEVİLEN KLİPLER
  ŞİİR KÖŞESİ
  FIKRALAR
  RÜYA TABİRLERİ
  RESİM GALERİSİ
  Ziyaretçi defteri
  İstatistik sonuçları
  VİZYONDAKİ FİLMLER
Bugün 4 ziyaretçikişi burdaydı!
Türküler

TÜRKÜLER

Türküler, bildiğimiz gibi halkımızın yaşantısından hatıraları yıllar, hatta yüzyıllar ötesinden sürükleyip getirir. Halk, acısını, sevincini, mahzunluğunu türkülere döker. Bunlar içten gelen duygulanmalardır. Bizimde duygularımıza tercüman olduğundan olsa gerek çoğumuzun her gün dilinde dolaşan her türkünün araştırılıp incelenebilse bir hikayesi, mutlaka bir kişinin yaşantısını aktaran bir yanı vardır. İşte ben burada, köyde vakti ile söylenmiş birkaç türküyü hikayesiyle birlikte vermeye çalışacağım.

 

MEHMET TÜRKÜSÜ

Kurtuluş Savaşı yıllarında bildiğimiz gibi devletin denetimi kalmadığından köylerde çeteler meydana çıkmış; bu çetelerin bazıları eşkiyalık yapmaya başlamıştır. Yakın köylerden birinden olan Deli Mehmet adlı şahıs da bu çetelerin birisi. Kuvayı Milliye kurulmaya başlandığında çeteler, Yunanlılara karşı çıkmak için Edremit’te toplanmışlardır (Edremit Cephesinde)

Mehmet ise yakın köylerden birinde sevdiği bir kadın olduğundan ondan ayrılıp cepheye gidemez. Sevdiği kadınla buluşmak için gittiğinde rakipleri tarafından vurularak öldürülür. Mehmet’in ölümünden sonra, bu olay için bir türkü yakılır. Türküde adı geçen İzzet ve Araboğlu köy (Kürse) halkından ve eski çetelerden aynı zamanda Mehmet’in arkadaşlarındandır.

 

 

Türkü, Mehmet’in anasının ağzından ağıt şeklinde söylenmiştir. Türkü şöyledir:

Martinler atan Mehmet,

Çalımlar satan Mehmet,

Dünyalara sığmazdın,

Dar yere yatan Mehmet.

         Martinim dolu atın,

         Kollarım bağlı bakın,

         Boynumun saatini

         Araboğlu’na takın.

Edremit’te yat İzzet,

Dürbününle bak İzzet,

Mehmet’imi vurdular

Eşeler’i yak İzzet.

         Tarlaların demedi,

         Mehmetlerin Mehmedi

         Nasıl kıydın öldürdün

         Gelinbaşlı Mehmedi.

(Not: Türküde geçen “Eşeler” Mehmet’in vurulduğu köyün adıdır)

 

NAYİM BEY TÜRKÜSÜ

Çevredeki yakın köylerden olan Ömerköy’de geçen bir olay üzerine söylenen bir türküdür. Anlatıldığına göre, vaktiyle, yani uçakların Türkiye’de ilk çıktığı yıllarda, Nayim adlı bir pilot Ömerköy’den bir kız ile nişanlıdır. Pilot, nişanlısını görebilmek için hergün köyün üzerinde uçmakta ve uçakla çeşitli numaralar yapmaktadır. Yine birgün köyün üzerinde uçuş yaparken Nayim Bey’in uçağı düşer. Ve parçalanan uçaktan düşen Nayim Bey’in parçaları çam dallarına asılı kalır. Bunun üzerine köylüler tarafından bir türkü yakılır. Türkünün bizim köyde de son zamanlara kadar orak tarlalarında ve çeşitli toplantılarda, kadınlar tarafından söylendiği anlatılıyor. Türkünün toplayabildiğim dört kıtasını aşağıda veriyorum:

Teyyarem havalandı

Havada yuvarlandı

Nayim Bey’in barsakları

Çam dalına dolandı.

         Teyaremin kolu var

         Ortasında boru var

         Nayim Bey’i sorarsan

         Ömerköy’de yari var.

Teyaremin kolu var

Gökyüzünde yolu var

Nayim Bey’in ölüsünü

Çobanlara soruvar.

         Yeşilköy’de binerdi,

         Halalca’da inerdi,

Ömerköy’ün üstünde

Pırıl pırıl dönerdi.

 

KOCA GÖKÇE TÜRKÜSÜ

Anlatıldığına göre, yakın köylerden Şapla Köyünde küçük bir kızı yaşlı bir adama verirler. Kızın bu evlilikten gönlü hoşnut değildir. Köylüler, kızın ağzından bu türküyü düzerler. Türkü, çevre köylerde olduğu gibi bizim köyde söylenmiştir. Bir hayli uzun olduğu söylenen türkünün ancak bir kısmını bulup derleyebildim. Bir hayli eski olan türkünün bulabildiğim bölümlerini veriyorum:

Dağa gider tazı gibi,

Eve gelir kuzu gibi,

Ben yanında kızı gibi,

Layık mıyım ben Gökçe’ye.

      Dağa gider dede gibi,

      Eve gelir pide gibi.

      Ben yanında gelini gibi.

      Layık mıyım ben Gökçe’ye

Arpa ile at beslenmez,

İhtiyarla günler geçmez,

Ak ile karayı seçmez,

Layık mıyım ben Gökçe’ye

 

 

HAŞİM BEY TÜRKÜSÜ

Haşim Bey, köyde yıllar önce muhtarlık yapmış, zamanında köyün önde gelen kişilerindendir. Muhtarlığı sırasında köye bir hayli hizmette bulunmuş, bu arada köye muhtarlık binası da yaptırmıştır. İşte, bu muhtarlık binasını yaptırdığı sırada seç imleri kaybederek muhtarlıktan ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu olay üzerine köyde Haşim Bey’in ağzından bir türkü yakılmıştır. Çok az bir kısmını bulabildiğim bu türkünün bulabildiğim kadarını veriyorum:

Heyet odasını yaptırdım

Camlarını taktırdım.

Rahat edecem sırada

Mühürleri kaptırdım.

 

 

 
   
 
   
 
   
 
 

Hürriyet Sabah Milliyet
Star Cumhuriyet Radikal
Yeni Şafak Türkiye Gözcü
Akşam Zaman Posta
[Sitene Ekle]
 
VİZYONDAKİ FİLMLER  
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol